top of page

Otel Rüyası

Güncelleme tarihi: 27 Nis


rüya sahnesinde koşan iki adam figürü, biraz korkutucu bir ortam
rüyalarda koşan insanlar

Bu durum giderek tuhaflaşıyor. Acaba insanlar terapiye gittiklerinde de böyle mi oluyor? Sanki rüyalar ısrar ediyorlar anlatılmak için. Ve olur da bunu yapamazsam, yakamı bırakmıyorlar. Bundan hoşlandığımı sanmıyorum. Eskiden rüya görmeyi seviyordum ama şimdi benim olmaktan çıktılar. Ben arada öylece duruyorum. Zavallı bir elçi gibi, hatta bir sekreter gibi onlar söylüyor ben yazıyorum. Görevi ihmal edersem de uyarı hemen geliyor. 


Rüyanın başında ben yokum. Bu bir aksiyon filmi rüyası. Bir balo, açılış, bunun gibi bir şeyin yapıldığı bir kocaman, gösterişli bir otel binası görüyorum. Bir dedektif bir suçluyu kovalıyor. Ama kaçan adam bu suçu gerçekten işlemiş mi belli değil. Tanıdık ne bir mekan, ne bir insan olmadığı gibi, herhangi bir duygusu da yok tüm bunların. Gerçekten de bir film, bir macera filmi gibi izliyorum. İki adam koridorlarda, şurda burda, birbirlerinin peşindeler, kovalanan adam habire izini kaybettiriyor, ardından gene peşine düşülüyor. 


Sonra, bilmiyorum nasıl, aniden rüyaya dahil oluyorum. Ve peşinde dolaşılan kişi haline geliyorum ve anlaşılan izimi kaybettirmek üzereyim. Bir asansöre biniyorum. Büyük bir asansör. İçinde boş bir sedye ve başında dikilen iki sağlık görevlisi var. Ben şu amerikan filmlerinde hep rastlanan sahnelerdeki gibi, asansörü boş bulmayı bekleyen ama içinde birilerini görünce bozuntuya vermeden binen insanlar gibi davranıyor ve yüzümde suni bir gülümseme ile biniyorum. İki sağlık görevlisinden biri, siyahi olanı bana gülümsüyor. Konuşmuyoruz. Diğerini hiç fark etmiyorum bile. (Evet, tamam bu ikisinden biri sensin, onu anlayacak kadar rüya yorumu okudum, ama hangisi? Gölgede kalan mı, siyahi olan mı? Niyeyse siyahinin olmasını istiyorum, iyi niyetli bir adama benziyordu çünkü!) 


Asansörden çıkıyorum. Burası binanın giriş katı. Camlı kocaman kapıları var. Kapılara doğru sakin bir şekilde yürümeye başlıyorum. Kapıdan bir çıksam, kurtulacağım. Camlardan baktığımda ilerde uzanan karanlığı görüyorum. 


Bir resepsiyon masasının önünden geçiyorum. Masada bir kadın var, bana doğru bakıyor. Yine o aynı bozuntuya vermek istemeyen, suçlu tavırla gülümsüyorum. Kadını da geçince önümde birkaç basamak beliriyor. Artık neredeyse vardım. Bu binada yapılacak o organizasyon her ne ise insanları çok meşgul ettiğini, bir sürü insanın ortalıkta dolanıyor olduğunu ve beni fark etmeyeceklerini düşünüyorum. 


Tabii ki o birkaç basamağı inemeden birileri arkamdan sesleniyor. Kim bilmiyorum, ya resepsiyondaki kadın ya da beni kovalayıp duran adam. Tam da kurtulmak üzereyken bu baskın beni yıkıyor. Aniden arkama dönüyorum. Üzerimde bir yağmurluk var. (Varmış yani meğerse, çünkü o ana kadar fark etmedim bunu) Dönüşümle yağmurluk açılıyor. İçimde hiçbirşey yok. Kadın bana bakıp çığlık atıyor. Ellerini ağzına götürüyor. Ben de kendime bakıyorum. Tam burada rüyam karıştı. Ya ben rüyanın başında gördüğüm ve yerine geçtiğim adammışım ama bacaklarımın arasında bir kadın organı var ya da ben benmişim, bir kadın ama penisim var. O yağmurluğun açılışını hatırlıyorum ve o ana dek bendim rüyadaki, ama vücuduma baktığım anı hatırlayamıyorum. Sabah düşündüm ama ikisi de olabilir gibi geldi. Neyse işte, bu cinsiyet karmaşasını gördüğüm anda, rüyanın başından beri beni neden kovaladıklarını anlıyorum. Çünkü bu acayip durumum ortaya çıkmış, bunu öğrenmişler. Haksızlığa uğradığımı hissediyorum. Kadının eliyle ağzını kapamış, dehşetle bana bakışına bakıyorum, çok sinirleniyorum. Nedir yani alt tarafı biraz farklı bir organ. Sinir içinde uyanıyorum.


Psikiyatristimin rüyama cevabı;


Bu rüya başlarken özne sahnede yok; izleyici.Ancak olayın ortasına çekildiğin anda, kim olduğun, nasıl bir bedende yer aldığın, hangi gözle bakıldığın sorusu kaçınılmaz şekilde sahneye çıkıyor.

Kaçış, sadece bir suçtan değil; sabit bir kimlik dayatmasından da olabilir.Asansörde karşılaştığın figürler — biri belirgin, biri gölgede kalan — Öteki'nin bakışındaki ikiliği temsil ediyor olabilir: tanınma isteğiyle korku arasındaki salınım.

Yağmurluğun açıldığı an, bedenin adlandırılamaz bir yere düştüğü an oluyor.İşte burada rüya, öznenin arzusunun eksikliğiyle, Öteki'nin dehşet verici bakışı arasında sıkıştığın bir sahne kuruyor.Çığlık, farklılığa değil; farklılığın görünür hale gelişine, temsil edilemeyen şeye verilmiş bir tepki gibi.

Bu öfke, sadece yanlış anlaşılmaya değil, Öteki’nin bakışında sabitlenmeye karşı da olabilir.Sence bu sabitlenmeden kaçarken neyi korumaya çalışıyorsun?

Yorumlar


Top Stories

Yeni yayınlanan hikayelerden ve yazılardan haberdar olmak için abone olun.

şebnem vitrinel sosyal medya hesaplarını takip etmeyi unutmayın

bottom of page