
Trendeki Yabancılar
"Korktu da ondan. Bir keresinde öldüreyazdı beni. beş gün yattım kendimi bilmeden. Elinde kalacağım da hapse girecek diye korktu."
Zehra'nın beyaz yüzü iyice kirece döndü, gözleri kocaman açıldı.
"O kendince korktu ama ben her parmaklığı dehşet olan bir kodese girdim sanki. Bir daha da çıkamadım. Hiç sakinleşmedi. Dövmüyor ama dövemediğinden içi içini yiyor. Bak kaç yaşında kadınım, kocadım neredeyse, hâlâ izinsiz sokağa çıkamam, ondan habersiz eve kimseyi çağıramam. Evin içinde homur homur dolanır, küfredecek, söylenecek yer arar. Sakinleşmez."

Rüva'nın Güzellik Maskesi
İşlem vücuduna batan belirsiz iğneler, yapıştırılan elektrotlar, tıkırdayan makinelerle bildiği şekilde ilerledi. Ta ki en sona kadar. İşlemin tamamlanmak üzere olduğunu azalan seslerden, kolundan çekilen damar yolu iğnesinden farkedebiliyordu. Yüzünde soğuk bir temas hissetti. Bedenindeki sakinleştiricilere karşın irkildi. Sanki ıslak ve yumuşak bir şey suratını kaplamıştı.
“Ne oluyor?” dedi uykulu bir sesle. “Nedir bu?”
“Şşşş… Elini sürme. Bu maske. Bir süre takman gerekiyor.”
“Ne… Anlamadım…. Ne maskesi?”
“Zeynep,” dedi Profesör uyarır bir sesle. Rüva dirsek içine batan iğneyi hissetti. Sonra sıcak bir karanlığa yuvarlandı.

Ayaz Ata
Çocuk yanlarına sokuldu ve örtülerin altındaki gözleri ikisi arasında gidip geldi. Aytaç’a bakarak, “Erman sen misin?” diye sordu. Erman elini kaldırarak kendini tanıtınca kısa bir tereddüt oldu. “Aysu Eje seni çağırıyor.”
Tete… Erman’ın soluğu kesildi bir an. İstemsizce başını salladı.
“Kim?”
Çocuk Aytaç’a cevap vermedi. Soğuktan titreyerek Erman’a bakıyordu. Erman sessiz kalınca. “Seni bekliyorlar,” dedi. Halindeki bir şey gerekirse onu sürükleyerek götüreceği izlenimini veriyordu.
Aytaç, Erman’a yeniledi sorusunu. “Kim? Kimmiş bekleyenler?”
“Nasıl…?” Sesi gıcır gıcır çıkmıştı. Toparlayarak devam etti. “Nereden… öğrendi geldiğimi?”
“Rüya gördü. Hayvan atası haber verdi birkaç gün önce.” Bu açıklama yeterliydi ona göre belli ki.

Roman karakterleriyle yazılan öyküler
Birkaç sayfa içinde, kız çocuğun ağzından anne - kız ilişkisine göz attığımız bu öyküde, ilk bakışta, artık yetişkin yaştaki kızın dağınık gözlemleri, ortak hayatlarından bölük pörçük anılar ve geçmişlerine dair ufak dokundurmalar dışında adeta hiçbir şey yok ve bir olay da olmuyor. Ancak, kadınlara hiçbir zaman tanınmayan bir hakkın; tembellik, bezginlik ve asosyalliğin peşindeki anne karakteri sayesinde bu eksikliği fark etmiyoruz bile.
Güçlü kadın, özgür kadın, bağımsız kadın söylemleri arasında kendine yer bulamayan, bu sıkılan, bunalan, yalnız kalmak isteyen, bakımsız kalmak isteyen, sessiz kalmak isteyen kadın önerisi, eminim sadece benim kalbimi kazanmakla kalmayacak.






