top of page


Yangın Rüyası
Gerçekten de yangın başlıyor. Şehirde yayılmaya başlıyor. Gidip bavulları alabilir miyim diye merak ediyorum. Ama yangın tam da o yönden başlamış. Annem “kalsın,” diyor. Yangın hızla yayılıyor ve artık gitmemiz gerek. Bütün eşyalarımız orda. Elimizde sadece benim küçük bavulum kalmış. Etrafa bakınıyorum, kalan bir şey var mı diye. Bir torba içinde eski kırkbeşlikler buluyorum. Seviniyorum. Ve birkaç çift ayakkabı. Hepsini toplayıp bir arabaya doluşuyoruz. Annem, ben ve tanıma
11 Tem3 dakikada okunur


Eski Dünya Hikayeleri / In Limbo - birinci bölüm
Oxford caddesinde yürüyorum. İş arıyorum ya sözde. ‘Aşk çocuğu’nun Eva’nın bacaklarının arasından düşmesine az kaldı. Kendisi şimdi tombul, yağlı bir yığın halinde, tozlu kahverengi koltuğa yayılarak oturuyor, şiş bacaklarının altına bir yastık yerleştiriyor, gün boyu çeşitli renkte kutulardan, çeşitli renkte şeyler çıkararak tıkınıyor ve televizyonda ev dekorasyonu programları izliyor. Benim de çıkıp bu nefis tablonun devamlılığını sağlamak için avlanmam gerekiyor.
7 Tem3 dakikada okunur


Eski Dünya Hikayeleri / E La Nave Va... - dördüncü bölüm
Sonra her şey öyle hızlı oldu ki, Barış çok iyi takip edemedi. Mesela amcasının Bilge’yle arasındaki 3-4 adımlık mesafeyi alışını görmüştü ama telefonu ne yaptığını görememişti. Cebine mi koymuştu? Düşürmüş müydü? Ve gene Sedat amcanın sanki başka birine aitmiş gibi gelen bir sesle, “Seni terbiyesiz! Seni soysuz!” diye bağırdığını duymuş, koca elini kaldırdığını görüp Bilge’ye vuracağını düşünerek korkmuştu. Peki nasıl olmuştu da yere düşen gene amcası olmuştu?
Şimdi gerçekt
2 Tem5 dakikada okunur


Lunapark
Atış poligonuna geldiklerinde babası hedeflere ateş etti. Plastik tüfeği tutarken yüzü ciddileşti. Cemre bu sinirli yüzü tanıyordu. Annesiyle kavga eden yüzdü bu. Biraz geri çekildi. Eve gitmek istiyordu.
9 Haz1 dakikada okunur


Eski Dünya Hikayeleri / E La Nave Va... - üçüncü bölüm
Bilge ona bakınca,
“Ayakların terlemiyor mu bunlarla?” diye sordu.
“Terliyor.”
“Niye sen de terlik giymiyorsun annem gibi?”
Annesinin simli iplerle işli, siyah şık terlikler içindeki, küçük beyaz ayaklarına bakıp geldiğinden beri ilk kez gülümsedi Bilge.
“Senin annendeki ayak bizde ne gezer Barbar? Ben bu gerilla ayaklarıma terlik giyip gelsem, babaannem köşkünün asaletini sarstığımı düşünür, kapı dışarı eder beni sonra.”
2 Haz4 dakikada okunur


Eski Dünya Hikayeleri / E La Nave Va... - ikinci bölüm
Biraz şaşırmıştı bu işe. Çünkü ‘ziyaret’ denen şeyin doktorun yaptığı işle ilgili olduğunu düşünüyordu. O da her geldiğinde babasına “seni bir ziyaret edeyim dedim,” diyordu.
29 Nis3 dakikada okunur
bottom of page






