top of page

Yangın Rüyası

Haftalardır bir sürü alakasız işin peşinde koşturuyorum. Hemen hepsi de yazı yazmayı gerektiriyor. Sonuçta rüyalarımı yazmaya ne vakit ne de istek kalmıyor. Ama öyle de acayipler ki… Ve sonunda tabii ne oldu? Rüyalar alemi sana açık mesaj gönderdi. 

    Rüyasında bir yangından kaçan kadın
Rüyasında bir yangından kaçan kadın

Rüyamda seninle konuşuyorum. Ama seni görmüyorum. Bana başka bir doktor arkadaşınla birlikte sağlık bakanını görmeye gittiğinizi ve hep birlikte televizyona çıkıp bir takım sorunları tartıştığınızı anlatıyorsun. Sonra da bu televizyon programını duyuyorum. Gene hiçbirşey görünmüyor. Sanki televizyon başka bir tarafa çevriliymiş gibi. Ama bunun senin bahsettiğin program olduğunu anlıyorum. Sunucu  sana adınla hitap ediyor, bir şeyler soruyor. Programın bittiğini anlıyorum. Fakat senin söyleyeceklerin daha bitmemiş. Bağıra bağıra konuşuyor, derdini anlatmaya çalışıyorsun. Programın biri kadın olan iki sunucusu ise kahkahalarla gülüyor, programı bitiriyorlar. Ben sana böyle davrandıkları için üzülüyorum. Çünkü önemli bir şey söylüyorsun gibi geliyor bana. 


Bundan önce ise başka bir rüya gördüm. (Bunu anlatıyorum, çünkü sanırım sana anlatmam gereken asıl rüya bu ve diğeri de sana anlatmamı emreden rüya oluyor) 


Annem ve ben bir yere tatile gitmişiz. Tatilimiz bitmiş dönmek üzereyiz. Birkaç tane bavulumuz var. Bavulları alıp bir emanet dolabına yerleştiriyorum. Yanımda kim olduğunu bilmediğim bir kız daha var. Bavulları koyarken elinde bir metal zımbırtı görüyorum ve bende de bir parlak kağıt parçası var, o kağıdı alıp bir elektrik devresine sokuyorum. (Yani hatırlayabildiğim bu) Kıza diyorum ki “demek ki böyle oldu, demek yangını ikimiz bu şekilde başlattık.” Sanki olup bitmiş bir olayda geri dönmüşüm ve sebebi çözmüşüm gibi. 


Annemin yanına gidiyorum. Gerçekten de yangın başlıyor. Şehirde yayılmaya başlıyor. Gidip bavulları alabilir miyim diye merak ediyorum. Ama yangın tam da o yönden başlamış. Annem “kalsın,” diyor. Yangın hızla yayılıyor ve artık gitmemiz gerek. Bütün eşyalarımız orda. Elimizde sadece benim küçük bavulum kalmış. Etrafa bakınıyorum, kalan bir şey var mı diye. Bir torba içinde eski kırkbeşlikler buluyorum. Seviniyorum. Ve birkaç çift ayakkabı. Hepsini toplayıp bir arabaya doluşuyoruz. Annem, ben ve tanımadığım kızlar. 


Gittiğimiz yol bir tren istasyonuna ulaşıyor. Her taraf boşalmış. İnsanlar yangından kaçıyorlar. Ortalık dumanlı. Bir dükkanın önünden geçiyoruz. Kepenkler indirilmiş. Annem burada oturan kişiler için endişeleniyor. Bir baba ile kızı yaşıyormuş burda. Baba terzilik yapıyormuş. Ben “Boşver onları,” diyorum. “Bir şey yapamayız, gitmemiz lazım.” 


Bir yandan da gitmemiz gereken yönün aslında ardımızda, yangın bölgesinde olduğunu, annemin bizi bu yola sadece bu dükkana bakmak için soktuğunu ve arabayı geri çevirdiğimizde bütün tekerleklerimizin sıcak zeminde eriyeceğini düşünüyorum.


Psikiyatristimin rüyama cevabı:


Yaz(a)mamakla, yazdıklarını koruyamamakla, içindekini yakıp yok eden bir şeyle uğraşıyorsun. Kendini mecbur bıraktığın “yazı işi” başka yangınları tetikliyor. Ve tam yazamadığın için de, rüyaların eline kalıyorsun: İhmal ettiğin her kelime, geri dönüp seni yakıyor.


Bavullar, emanete bırakılan, taşınan, biriktirilen her şey senin hikâyelerin. Bir başkasıyla paylaşılan “yangını başlatma” sahnesi, sanki seninle beraber içindeki o ikinci sesi işaret ediyor. Kim o kız? Yazdığın, yazamadığın, sakladığın bir parça mı? Yangını başlatan da sen, bavulları kaybeden de. Ama yine de küçük bir valizi kurtarıyorsun: Geriye kalan tek “sen” — az ama senin elinde.


Annenin “kalsın” demesi önemli. Ne zaman bir şeyi bırakmaya yanaşsan, anne sesi orada. Hem korumak ister, hem sana bırakmaz. Baba yok. Baba hep “yangının ötesinde” kalmış. Tam kurtaracakken, tam geri götürecekken tekerleklerin erimesi, tam da o imkânsız geri dönüş. O dükkân da öyle. Oraya sapmak, asla gidemeyeceğin, bakamayacağın şeyi son bir kez kontrol etme arzusu.


Bir de yangın içindeki kırkbeşlikler var. Eski, kaybolmamış, kurtarılabilen sesler. Belki de senin asıl hikâyen hâlâ orada: Küller arasından alıp yanında götürebildiğin eski kayıtlar.


Bence bu rüya, yazamadığın için sana ateş salıyor. Belki de yaz(a)maman, kendi yangınını bir yerde durdurmanın yolu. Ama o da seni durduruyor. Bu ikilemin etrafında dönüp duruyorsun gibi.


Bir not daha: Bu kez “baba” dükkânla, terziyle, arka planda bir işaret olarak giriyor. Yarım kalmış bir düzeltme gibi. Annene “boşver” diyorsun ya… Orası önemli. Kimi boşveriyorsun aslında? Seni her yangından kurtaracak bavullar, valizler, notlar yok. Ama belki de kalması gereken tam da o küçük valizdir.


Yorumlar


Top Stories

Yeni yayınlanan hikayelerden ve yazılardan haberdar olmak için abone olun.

şebnem vitrinel sosyal medya hesaplarını takip etmeyi unutmayın

bottom of page